Türkiye’den Almanya’ya Gönderilen Ayıplı Ürünlerde Hukuki Süreçler
- mustafa bek
- 25 May
- 2 dakikada okunur
Küreselleşen ticaret hacmi ve ihracat olanaklarının genişlemesiyle birlikte, Türkiye’den Almanya’ya yapılan mal sevkiyatlarında artış gözlenmektedir. Ancak sınır ötesi ticarette sıkça karşılaşılan sorunlardan biri, gönderilen malların sözleşmeye uygun olmayan şekilde teslim edilmesidir. Bu durum, “ayıplı mal” olarak adlandırılır ve hem Türk hukuku hem de uluslararası ticaret hukuku bakımından satıcıya hukuki sorumluluk yükler.

Ayıplı mal, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na göre, teslim anında sözleşmeye uygun nitelikleri taşımayan, kullanım amacı bakımından işe yaramayan veya alıcıya bildirilmeyen eksiklikleri bulunan mal anlamına gelir. Uluslararası satışlarda ise, bu tür uyuşmazlıklar çoğu zaman CISG (Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşme) hükümleri ile INCOTERMS (teslim şekilleri) çerçevesinde değerlendirilir. Özellikle Almanya gibi CISG'yi kabul etmiş ülkelerde yapılan ticaretlerde, bu sözleşme hükümleri doğrudan uygulanmaktadır.
Türk satıcının sorumluluğu, malın zamanında, sözleşmeye uygun nitelikte ve eksiksiz olarak teslim edilmesini kapsar. Eğer alıcıya gönderilen ürün ayıplı çıkarsa, alıcının Türk hukukuna göre sahip olduğu başlıca haklar; ürünün değiştirilmesini talep etme, satış bedelinde indirim isteme, sözleşmeden dönme veya zararın tazminini talep etme şeklinde sıralanır. Ancak bu hakların kullanılabilmesi için, alıcının ayıbı öğrendikten sonra makul süre içinde yazılı olarak bildirimde bulunması gerekir.
Almanya’daki alıcı firmaların, Türk satıcılara karşı bu talepleri ileri sürebilmesi için, teslim tutanakları, fatura ve irsaliye belgeleri, ürünün ayıplı olduğunu gösteren görseller veya teknik raporlar gibi delilleri sunmaları gerekir. Bu belgeler, hem dava sürecinde hem de alternatif uyuşmazlık çözüm yollarında (arabuluculuk, tahkim vb.) belirleyici rol oynar.Eğer sözleşmede özel bir tahkim şartı yoksa veya taraflar Türkiye'deki mahkemeleri yetkili kıldıysa, alıcının Türkiye’de dava açması mümkündür. Ancak birçok uluslararası ticaret sözleşmesinde taraflar, uyuşmazlıkların çözümünü özel tahkim kurumlarına veya CISG’ye göre belirlenen mahkemelere bırakır. Bu nedenle, taraflar arasındaki sözleşmenin dikkatli incelenmesi gerekir.
Ayıplı mal teslimi, sadece satıcı-alıcı ilişkisini zedelemekle kalmaz; aynı zamanda firmanın ihracat sicilini, güvenilirliğini ve uzun vadeli ticari ilişkilerini de etkiler. Bu tür ihtilafların önlenmesi için ticaret sözleşmelerinin detaylı şekilde hazırlanması, teslim ve ödeme şartlarının açıkça belirtilmesi ve ürünlerin sevkiyattan önce kalite kontrol süreçlerinin titizlikle yürütülmesi önemlidir.
Sonuç olarak, Türkiye’den Almanya’ya yapılan ticari ürün sevkiyatlarında yaşanabilecek ayıplı mal uyuşmazlıklarında hem Türk hem Alman hukuk sistemleri kapsamında sorumluluklar doğar. Tarafların hak kaybı yaşamamaları adına, ticari ilişkilerin her aşamasının belgeli, denetlenebilir ve hukuken geçerli şekilde yürütülmesi, hem önleyici hem de çözümleyici bir tedbir niteliği taşır.
Comentarios